Bir Günde Değil Yazılar

“Sonuçta sen bir şey yaptığında kimse ‘Yönetememişler.’ demiyor. Oynayamamış oluyorsun. ‘Yazamamış.’ demiyor, ‘Ne kötü oynamış!’ diyor. İyi oynadığında da ‘Ne kadar iyi yazılmış bir karakter.’ deniyor. Senin hakkın çok zor veriliyor, görünmüyor bile yaptığın. ‘Ne yapıyor da böyle oluyor?’ diye bakılmıyor.”

“Bir şey yapıp, bir anda bilinir hale gelip ‘Hop!’ diye saçma sapan büyük bir sahneye çıkıyorsun. ‘Aa merhaba!’ Sen de uzaydasın, seyirci de uzayda. ‘Ne oluyor acaba şu anda?’ yani.”

“Konservatuvar mezunuyum ben. Şimdi oralara girmeyelim. Çok zor, askeriye gibi bir eğitim gördük. Yani müzik eğitiminden çok, komando gibi bir şeydi bizimkisi. O yüzden hayal kırıklıkları yaşadım, vazgeçişler yaşadım, defalarca, bir sürü kez bunları yaşadım.”

“Bundan on beş sene önce Trabzonspor haberleri yapıyordum. Çok mutlu değildim, bu Trabzonspor’la ilgili bir konu değil. Benim istediğim şeyi yapmama engel oluyordu. Ben şu anda istediğim yerde, istediğim işi yapıyorum. Para kazanıyorum. Ama bu işi yapanlar istisna olduğum gibi, bu işi yapmak isteyenler arasında büyük ikramiye kazanmaya yakın benim istisnai durumum. Ama ben çok mutluyum.”

“Ben tam tersini söyleyeceğim, hayır diyemiyorsanız iyi bir yönetici olamazsınız. Prensip olarak her şeye hayır demeniz lazım. Sonuçta iyi bir yönetici olmak için dürüst olmanız, cesur olmanız ve irade sahibi olmanız gerekiyor. Dürüst olacaksınız, kendinize ve her şeye karşı. Cesur olacaksınız, ‘Bugüne kadar yapılmamış bir şeyde biz mi başarılı olacağız?’ demeyeceksiniz. ‘Ne güzel, bugüne kadar yapılmamış, biz yapacağız.’ diyeceksiniz. Üç, irade sahibi olacaksınız.”

“Ben müziğe her zaman romantik bakıyorum, hatta biraz bunun da etkisiyle yaşadığım hayal kırıklıkları beni normal bir insanın etkilediğinden daha fazla etkiliyor. Çok duygusal yaklaşıyorum, fazla mantıkla yaklaşamıyorum. Benim mesleğim bu ama aslında mesleğimin gereklerini de yerine getirmiyorum belki de. Daha katı olmam gerek ama değilim, daha duygusalım.”

“Benim gördüğüm, çok iyi yazan İngiliz avukatlar da var yanlış anlamayın ama, ortalama olarak baktığınızda Amerikan eğitimi gören avukatların İngiliz eğitimi gören avukatlara göre daha iyi hukukî İngilizce yazabildiklerini görebiliyorum ya da öyle olduklarını düşünüyorum.”

“Ben eğitim mentoruyum dediğim zaman ilk anlaşılacak şey, İngiliz Eğitim Sistemi. Türkiye’den bir öğrenciyi İngiltere’ye gidip tekrar köklendirmek, bir fidan gibi görüyorum. Çok iyi hazırlayarak götürmek lazım. O yüzden bunu fabrika usulü bir mentorlukla yapamazsınız..”

“Hiçbir gerçek başarı kolay elde edilmez. Dolayısıyla bu başarıyı elde edebilmek için mutlaka zorluklarla karşılaşacaksınız. Hiç öyle göründüğü gibi değil; ailesinden, oradan buradan bazı şeyler gelmiş, tepeden inmiş gibi görünen insanlar çok uzun süreli kalamıyorlar. Altyapıyı doldurmanız gerekiyor.”

“‘Kanalizasyona düşer.’ yazıyor. ‘Kanalizasyona düşer.’ yazıyor da, bu bir magic yani. Bir sihirbazlık yönetmenlik, değil mi? Sen o zaman bunu böyle yapmayacaksın, bu adamı kanalizasyona düşürmeyeceksin. Hayır, biz kanalizasyona düşüyoruz abi. Sabaha karşı eve leş gibi kokarak girebiliyorsun yani.”

“Sloane Square’de dolaşırken baktım, Benetton mağazasında tezgahtar aranıyor. Hayatımda tezgahtarlık bilmiyorum tabii ama “Yaparım ulan!” dedim, girdim içeri. Plastik fabrikasında plastiklerin çiziklerini temizledim sabah akşam, bir iki ay. Sırf müzik yapayım diye ve para yok. Para kazanayım ve müzik yapayım diye…”

“…Penn State’ deki profesörlerimizden oldukça ateşli fikir ayrılıklarından sonra tartışmanın şahsileştirilmemesinin nasıl da fark yarattığını öğrendim. Derste tartışma ortamı oluşturularak fikir alışverişiyle bir eğitim aldırtıldığında kişilikler değil, fikirler çarpışıyordu. En sevdiğim nokta, hiçbir fikir tartışması insanın kişiliğinin önüne geçmiyordu. O nedenle de, harika bir saygı ve samimiyet vardı.”

“Her yaratıcı sürecin tanımı ve amacı baştan net bir şekilde konursa ve bu sonuca olan odaklanmadan sapılmazsa başarı büyük ölçüde muhtemeldir. Amaca ulaşmak için ne gerekiyorsa yapmak gerekir ama bu kesinlikle kanunsuz, etik olmayan ve husumeti yanında getiren yollar geçerli demek değildir!”

“…kaygı baki. Kaygıdan kurtulacağımız bir gün olur mu, onu bilmiyorum. Ama zaten aslında zevkli olan da o. İnsan, başarmak istediği hedefler olduğu müddetçe bu motivasyonu içinde bulabiliyor. Hiçbir kaygısı olmayan bir insanın her sabah kalkıp böyle gergin, böylesi zor ve böylesi riskli bir mesleğe kendini motive etmesi çok kolay olmasa gerek.”