FULBRIGHT Bursiyeri, George WASHINGTON Üniversitesi LL.M Avukat Yegan Liaje Röportajı

Furkan Berkay Özcan & Baha Hıncal Nazsız

Mayıs 2022

Nasıl bir dünyaya doğdunuz? Geçmişe dönüp baktığınızda, çocukluğunuzun kariyerinize olan etkilerinden bahseder misiniz? 

Bankacı bir anne ve mühendis bir babanın küçük kızları olarak Antalya’da dünyaya geldim.

Aile bağları çok kuvvetli bir ailenin üyesiyim. Aşırı yaramaz ve hareketli bir çocuktum, ailem sanırım bu konuda benden çok çekti, ama çok eğlenceli bir çocukluk geçirdim. Benden üç yaş büyük bir ablam var, benim aksime inanılmaz uslu, sakin bir çocuktu. Ebeveynlerim eğitime önem veren, işlerinde disiplinli, düzenli ve mükemmeliyetçi kişilerdi. Ailem çevresi ile iyi ilişkiler kuran kişilerdi, bizleri de insana değer veren kişiler olarak yetiştirdiler. Ben ve ablam sayelerinde Antalya’nın iyi okullarında eğitim görme fırsatı yakaladık. Annem ve babam yoğun saatler çalıştıkları için, küçük yaşlardan itibaren ev işleri de dahil olmak üzere, sorumluluk verilen ve sorumluluklarını yerine getirmesi beklenen bir çocuk olarak yetiştirildim. 

Sorumluluk bilincinin, düzenli ve disiplinli olma bilincinin erken yaşlarda verilmesinin üniversite ve iş hayatıma büyük katkısının olduğunu düşünüyorum. Zira hukuk fakültesi bildiğiniz üzere ağır bir eğitim demek. Bu süreçte düzenli ve disiplinli şekilde çalıştığınızda eğitim hayatı dışında birçok sosyal aktiviteye vaktiniz kalabiliyor. İş hayatında da disiplinli şekilde çalışmam, risk ve sorumluluk almaktan korkmamam, işlere daha vakıf ve daha fazla dahil olmamı ve böylelikle avukatlık mesleğine dair incelikleri daha hızlı öğrenmemi sağladı. Ancak kişinin sorumluluk almasını ve aldığı işi layığıyla yapmasını bilmesi kadar, hata ve/veya yanlış yaptığında veya öngörülemeyen bir sebepten dolayı işlerin beklenen doğrultuda gitmemesi durumunda kendini hırpalamaması gerekir. Maalesef mükemmeliyetçi ebeveynlerin çocuklarında bu durumun sıklıkla yaşandığına şahit oluyorum. Çalışma arkadaşlarım bilirler, meslek hayatımda kendimi hırpaladığım, boş yere üzdüğüm çok oldu. Yavaş yavaş bu yönümü törpülemeye çalışıyorum.  

İnsan ilişkilerine önem veren bir aileden gelmem de sosyal ve mesleki hayatıma ciddi katkı sağladı. Özellikle büyük ekipler halinde çalışılan projelerde ekip çalışmasına yatkınlık, tüm çalışma arkadaşlarınızla iyi ve uzun soluklu ilişkiler kurabilmek anlamında bana çok şey kattı.   

Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden Galatasaray Üniversitesinde eğitim gördünüz. Bugünkü kariyerinize ulaşmanızda üniversitede aldığınız eğitimin size ne gibi katkıları oldu? 

Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesinde eğitim görmüş olmamın kariyerimde çok önemli bir rolü var. Öncelikle mezunları olarak çok kaliteli bir hukuk eğitimi aldığımızı düşünüyorum. Her biri konusunda duayen hocalardan dersler alabilme fırsatımız oldu. Bizim dönemimizde Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi toplamda yirmi-yirmi beş kişi arasında öğrenci alıyordu. Sınıf mevcudunun az olması nedeniyle derslerimiz tamamen interaktif geçiyordu ki, bu durumun muhakeme yeteneğimizin gelişmesinde öncelikli rol oynadığını düşünüyorum. Hocalarımıza aklımıza takılan soruları ders sırasında veya ders dışında sorma ve onlarla hukuki meseleleri detaylı bir şekilde irdeleme ve tartışma fırsatımız vardı. Bunun dışında Galatasaray Üniversitesi’nin Fransa ile olan irtibatı sayesinde yüksek lisans ve doktora derslerimde de Fransa’da farklı hukuk fakültelerinde ders veren hocalardan ders alabilme ve böylelikle iki ülke hukukunu karşılaştırabilme imkanı buldum. 

Ezberci bir eğitim yerine interaktif, muhakeme ve araştırma yeteneğini ön plana çıkaran bir fakültede öğrenim gördüğüme inanıyorum. Bu sayede mesleki hayatımda karmaşık olayları muhakeme etme, sorunlu konuları saptama ve bunları araştırma konusunda daha az zorluk çektim. Aynı zamanda çok değerli hocalarla yakın ilişkiler kurma ve bu ilişkileri sürdürebilme imkanına sahip oldum, bu husus da mesleki hayatımda çok önemli bir yere sahip. 

Yetkin bir hukukçu olmak adına sizce ideal bir üniversite yaşantısı nasıl olmalıdır? 

Diğer mesleklerde de eminim önem arz ediyordur ancak avukatlık mesleğinde emek ve akademik bilgi kadar insan ilişkileri de önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle üniversite yaşantısında derslere odaklanıldığı kadar, üniversitedeki veya diğer mecralardaki sosyal oluşumlara katkıda bulunmak, farklı mesleklerdeki insanlarla tanışmak önem arz edecektir. 

Galatasaray Üniversitesindeki ilk yüksek lisansınızın ardından, ikinci yüksek lisansınızı Amerika Birleşik Devletleri’nin en prestijli burs programlarından Fulbright Programı bursiyeri olarak George Washington Üniversitesinde tamamladınız. O dünyayı anlatabilir misiniz? Sizce ABD’nin lisansüstü öğreniminde öne çıkan yönleri nelerdir? 

ABD’nin lisansüstü programının en beğendiğim tarafları ve öne çıkan yönleri derslerin sadece akademisyenler tarafından verilmeyip, özellikle mesleklerinde seçilen alanda başarı gösteren avukatların, yargıçların dersleri vermeleri, aynı derse sadece master ve doktora öğrenimi gören kişilerin değil, temel hukuk öğrenimi gören öğrencilerin de katılım göstermesi ve teorik bilginin anlatımı yerine derslerin, daha önce verilen okuma listeleri üzerinden tartışılarak, soru-cevap şeklinde ilerlemesiydi. Böylelikle, dersler sadece teorik bilginin aktarılması ile sınırlı kalmayıp, eş zamanlı olarak teorik bilginin farklı olaylara ne şekilde uygulandığını anlamak açısından çok değerliydi. Bunun dışında sadece yazılı sınav ile yetinilmeyip, dönem içerisindeki ekip çalışmaları ve sunumları üzerinden değerlendirilmeniz sizleri dinamik tutuyordu. 

Kıta Avrupası hukuku etrafında şekillenen Türkiye’de öğrenim gördünüz, ardından yüksek lisans öğrenimi için Anglo-Amerikan hukuk sistemini esas alan bir ülkeye gittiniz. Alışmakta zorluk yaşadınız mı? Hukuk anlayışları arasındaki farklar neler? 

Hukuk sistemleri bakımından farklılıkları olan iki ülkede eğitim gördüm tabii ki bu nedenle sisteme alışma konusunda ilk başlarda biraz zorlandım. Türk hukukunda hemen hemen her konuya ilişkin yazılı bir kural var, ancak Amerikan Hukuk sisteminde ise yazılı kuralların yanında her bir hukuki uyuşmazlık hakkında yargıçların verdikleri kararların sonraki benzer uyuşmazlıklar için bağlayıcı olduğu bir sistem geçerli. Bu nedenle içtihada hakim olmanız ve sürekli içtihadı takip etmeniz gerekiyor. Bu açıdan bakıldığında sistemsel olarak evet farklılıklar var ancak dünyanın neresinde okursanız okuyun aslında temel hukuk eğitiminde hukuk felsefesinin ve prensiplerinin aynı olduğunu anlıyorsunuz. 

Türkiye’nin köklü hukuk bürolarından birinde ortak olarak çalıştıktan sonra kendi büronuzu kurdunuz. Büronuzu inşa ederken nasıl bir yol izlediniz? İlk günlerde kaygılandınız mı? 

Kendi ofisimi pandeminin hemen sonrasında ve ekonomideki oynaklığın zirvede olduğu dönemde kurdum bu nedenle elbette ilk günlerde bazı kaygılarım oldu. Ancak bu kaygılar aynı yoldan benden önce geçmiş değerli meslektaşlarımın karşılaştığı kaygılara benzer kaygılardı, onlarla ofisimi kurmadan konuşma fırsatı bulduğum için açıkçası biraz hazırlıklıydım. 19 senelik meslek hayatımda her biri alanında güçlü ve yetkin hukuk bürolarında, birçok farklı ortak avukatla çalıştım ve bu sayede deneyim kazandım ve mesleki tatmini aldım. Bu nedenle kendi ofisimi kurma kararını mesleğe yeni başlayan meslektaşlarıma nazaran sanırım daha kolay alabildim. On yılı aşkın süredir birlikte çok yakın çalıştığım meslektaşımla ofisimizi kurduk. Sizi tanıyan hem mesleki hem de iş hayatı dışında sizlere her daim destek olacağını bildiğiniz bir meslektaşınızla birlikte yola çıkmak da açıkçası kaygılarımı hafifletti. 

Büromuzu inşa ederken ortağım Zeynep Hanım’la birlikte, ofis yönetiminde ve müvekkillerimizle olan ilişkilerimizde Liner Hukuk olarak her zaman göz önünde bulundurmamız gereken prensiplerin neler olduğunu belirleyerek yola çıktık. Bu prensiplerden başlıcaları; uzmanlık alanlarımızda meydana gelen tüm gelişmeleri her zaman ilk elden takip etmek ve böylelikle eğitim hayatımızı hiç sonlandırmamak, bizlerle çalışan her yaştaki meslektaşımızın hukuki problemler bakımından ürettikleri çözüm önerilerine açık olup, bunları birlikte değerlendirmek ve böylelikle kendi içinde deneyimli avukatlardan mesleki deneyim ve bilginin diğer meslektaşlarımıza aktarılmasını sağlamak, ofis iş hacminin ve projelerde görev alacak takımların ancak sürdürülebilir ve rasyonel olduğu ölçüde ve planlı bir şekilde büyümesini sağlamak ve özellikle müvekkil ile olan ilişkilerimizde tamamen açık, dürüst ve şeffaf olmaktır.        

Kariyeriniz boyunca yorulduğunuz, umutsuzluğa düştüğünüz ve her şeyi bırakıp gitmeyi düşündüğünüz anlar oldu mu? Bu anları şu anda yaşayan gençlere tavsiyeleriniz var mı? 

Çok oldu. Yapı itibariyle biraz karamsar biriyim. Bu beraberinde ister istemez umutsuzluğu getiriyor. Ancak bir taraftan ikizler burcuyum, bu nedenle karamsarlık ve umutsuzluğum çok şanslıyım ki uzun sürmüyor. Genç meslektaşlarıma tavsiyem, yanlış veya hata yaptıklarında karamsarlığa kapılmayıp (veya bir beş dakika kapılsınlar 😊 akabinde) aksiyon almaları, yapılan hata/yanlışın sorumluluğunu alarak karamsarlığa kapılıp zaman kaybetmektense yanlışın üzerine gitmeleri ve çözüm yolları aramaları olacaktır. Özellikle takım halinde çalışılan büyük projelerde bu duruş diğer takım üyelerinin de motivasyonunu artıracak ve işte ilerleme sağlayacaktır.  

Deneyimli bir hukukçu olarak, birlikte çalışmak isteyeceğiniz, mesleğe yeni başlamış bir avukatta hangi özelliklerin bulunmasını istersiniz? 

Çok iyi hukuk bilgisine sahip olmaları çok önemli. Bilgiyi doğru yerde kullanma çalıştıkça deneyimle kazanılacak ve gelişecek bir olgu ancak hukuk bilgisinin sonradan kazanılacağına çok inanmıyorum. Bu nedenle çalışma arkadaşlarımızın hukuk nosyonu olan ve teorik bilgisi iyi olan meslektaşlarımız olmalarına özen gösteriyoruz. Ayrıca analitik düşünce yapısına sahip olmaları, sorumluluk almaya açık olmaları, sorumluluklarını yerine getirebilmeleri ve bizlere ve diğer çalışma arkadaşlarına dürüst ve açık olmaları da diğer önemli özelliklerden birkaçı. Bunların dışında sözlü ve yazılı olarak kendilerini ifade edebilmeleri kabiliyetleri, Türkçe ve İngilizceye hakim olmaları da önem arz edecektir.  

Avukatlık birçok krize gebe bir meslek. Siz bir krizle karşılaştığınızda nasıl bir strateji izliyorsunuz? Bu konuda kariyerinin başındaki avukatlara önerileriniz var mı? 

Açıkçası her krizin kendine has özelliklerinin ve farklılıklarının olduğunu düşünüyorum, o nedenle izlediğim genelgeçer bir strateji çok yok. Sadece kriz anında sakin bir yere geçip düşünmeyi tercih ediyorum, aynısını birlikte çalıştığım takım arkadaşlarımdan da rica ediyorum ki dosyaya/projeye dahil olan herkes konuyu sakin kafa ile irdelesin ve kendi doğruları ile bir sonuca ulaşsın. Daha sonra bir araya gelip hızlıca karar almak daha kolay oluyor. 

Şirket birleşme ve devralmaları alanında çalışan hukukçuların en fazla karşılaştığı kriz anları, ya da benim deneylediklerim sıklıkla bu şekilde oldu, sözleşmenin müzakereleri sırasında, özellikle sözleşmede paylarını veya malvarlığını satmak isteyen satıcı tarafının satım konusu şirketin kuruluşu ve büyümesi sırasında çok emeğinin olduğu durumlarda ortaya çıkmıştır. Böyle zamanlarda satılan şirketin ortakları daha fazla duygusallığa kapılabiliyor ve bu duygusallık nedeniyle çoğu zaman karşı tarafın taleplerini ve çözüm önerilerini otomatik olarak kendi menfaatlerini zedeleyen bir hamle olarak görüyorlar. Bu nitelikte bir kriz anında Liner Hukuk adına temsil ettiğimiz yabancı müvekkilerimize reaksiyonların sebeplerini açıklayarak ve karşı tarafa önerilerimizi detaylı ve şeffaf biçimde, nedenleri ve muhtemel tüm sonuçları ile anlatmaya çalışarak çözüm üretmeye ve krizleri çözmeye çalışıyoruz. Genç meslektaşlarıma sanırım en büyük önerim kriz anında sakin kalmaya çalışmaları, krizin gerçek nedenini varsa karşı tarafın sebeplerini ve endişelerini de dinleyerek çözmeye çalışmaları olacaktır.     

Şirketler Hukuku ve özellikle Birleşme ve Devralmalar alanında uzmanlaşmış bir avukatsınız. Bu alanı neden tercih ettiniz? Hayaliniz bu yönde miydi yoksa bu tercih kariyer yolculuğunuz esnasında aldığınız bir karar mıydı? 

Ticaret Hukuku fakültedeyken en sevdiğim alandı. Fakülteden mezun olmadan özel hukuk alanında ve özellikle ticaret hukuku dalında uzmanlaşmayı istemiştim. Yani fakülteden itibaren açıkçası hayalim bu yönde idi. Bildiğiniz üzere sağlam borçlar hukuku bilgisini de gerektiren bir dal. Bu alanı seçmem konusunda açıkçası çok sevdiğim hocalarımın da etkisi oldu. Bu meyanda fakülteden mezun olur olmaz Prof. Dr. Hamdi Yasaman Hocanın yanında stajımı yaptım. O sırada ticaret hukukunun farklı dallarında da görev alma fırsatı buldum ve çok severek ve heyecanla çalıştım. Sonrasında da çalıştığım diğer tüm hukuk ofislerinde birleşme devralmalar ve şirketler hukuku departmanlarında görev aldım. Özellikle şirket evliliklerinde hedef şirketin faaliyet gösterdiği alana göre yapılacak hukuki incelemenin her bir faaliyet bazında farklı mevzuatlara hakim olunmasını gerektirmesi de bu alandaki heyecanınızı koruyor ve her gün yeni bir şey öğrenmenizi sağlıyor. Bunun dışında tek başına hukuk bilgisinin yeterli olmadığı bir alan, bir şirketin avukatı iseniz o şirketin ticari bakış açısını, ticari hedeflerini ve endişelerini anlamanız bu şirketin taraf olduğu sözleşmelerin hazırlanması ve müzakeresi sırasında, meseleleri bu ticari bakış açısını da gözeterek ele almanızı ve çözmenizi gerektiriyor. Tüm bu nedenlerle ticaret hukukunun özellikle şirketler hukukunun çok dinamik bir alan olduğunu düşünüyorum.  

Hukuk dışındaki zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bize ilgi alanlarınızdan bahseder misiniz? 

Maalesef spor ile aram çok iyi değil, bu konuda çok disiplinli değilim. 9 yaşında bir kızım var, sağolsun boş zaman bırakmıyor, ancak sinema tutkunuyum diyebilirim. Küçüklüğümden beri film izlemeyi çok seviyorum. Hemen hemen tüm kült filmleri izledim diyebilirim. Bu konuda zaman yaratma konusunda iyiyimdir. 

22 yaşındaki Yegan Liaje ile bugün bir kafede karşılaşsanız ona neler söylersiniz? 

Doğru yoldasın, hata yapmaktan korkma, sabret, kendine karşı affedici ol ve kendine ve sağlığına zaman ayırmayı unutma.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir