Kategori: Müzisyenlerle Yapılan Röportajlar

“Konservatuvar mezunuyum ben. Şimdi oralara girmeyelim. Çok zor, askeriye gibi bir eğitim gördük. Yani müzik eğitiminden çok, komando gibi bir şeydi bizimkisi. O yüzden hayal kırıklıkları yaşadım, vazgeçişler yaşadım, defalarca, bir sürü kez bunları yaşadım.”

“Ben müziğe her zaman romantik bakıyorum, hatta biraz bunun da etkisiyle yaşadığım hayal kırıklıkları beni normal bir insanın etkilediğinden daha fazla etkiliyor. Çok duygusal yaklaşıyorum, fazla mantıkla yaklaşamıyorum. Benim mesleğim bu ama aslında mesleğimin gereklerini de yerine getirmiyorum belki de. Daha katı olmam gerek ama değilim, daha duygusalım.”

“Sloane Square’de dolaşırken baktım, Benetton mağazasında tezgahtar aranıyor. Hayatımda tezgahtarlık bilmiyorum tabii ama “Yaparım ulan!” dedim, girdim içeri. Plastik fabrikasında plastiklerin çiziklerini temizledim sabah akşam, bir iki ay. Sırf müzik yapayım diye ve para yok. Para kazanayım ve müzik yapayım diye…”

“Her yaratıcı sürecin tanımı ve amacı baştan net bir şekilde konursa ve bu sonuca olan odaklanmadan sapılmazsa başarı büyük ölçüde muhtemeldir. Amaca ulaşmak için ne gerekiyorsa yapmak gerekir ama bu kesinlikle kanunsuz, etik olmayan ve husumeti yanında getiren yollar geçerli demek değildir!”

Bir çeşit ruh hastalığı gibi bir şey olduğunu düşünüyorum sahneye çıkmanın. Yani severek ve benimseyerek söylediğim bir şey de değil bu. 100 kişi var gidip daha yüksek bir yere çıkıyorsunuz “Bana bakın bir şey yapacağım.” diyorsunuz.