ARABICA Coffee House’un Kurucularından Avukat Sertaç Yalçın Röportajı

Konuğumuz Sertaç Yalçın 19.05.1984 doğumlu olup, evli ve Defne Derin YALÇIN adında bir kız çocuğu babasıdır.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2008 yılında mezun oldu. 2009 yılında Ankara Barosu’na girdi. 2010 yılında, Yalçın Hukuk ve Danışmanlık Bürosu’nu Ankara merkezli olarak kurdu. Yalçın Hukuk ve Danışmanlık Bürosu bünyesinde; yerli ve yabancı kamu ve özel tüzel kişileri ile gerçek kişilere butik hukuki danışmanlık hizmetleri vermeye devam ederken, 2014 yılında marka haklarına da sahip olduğu Arabica Coffee House Markasını, eşi Mimar Elif ÜLGER YALÇIN ile birlikte Ankara merkezli olarak kurdu.

Halen sahibi olduğu Yalçın Hukuk ve Danışmanlık Bürosu’nda profesyonel olarak avukatlık faaliyetlerine devam ederken, kurucu ortağı olduğu Arabica Coffee House Markasının en büyük yatırımcısı olmasının yanı sıra, Markanın İcra Kurulu Başkanlığı görevini de yürütmektedir. Birçok sivil toplum örgütüne üyeliği bulunmaktadır.

Furkan: Bir Günde Değil’den herkese merhabalar. Bugünkü konuğumuz avukat ve aynı zamanda Arabica kahve zincirinin kurucularından Sertaç Yalçın. Hoş geldiniz Sertaç Bey.

Sertaç Yalçın: Hoş bulduk, merhaba arkadaşlar.

Furkan: Bugün hem avukatlık hem de girişimcilik kimliğinize odaklandığımız sorular hazırladık. İsterseniz başlayabiliriz ilk sorumuzla.

Sertaç Yalçın: Tabii ki, tabii ki.

Furkan: Avukatların edebiyat, sanat gibi alanlarla ilgilendiklerini görüyoruz. Fakat girişimcilikle ve aslında hukukla pek ilgisi olmayan kahve sektörüne adım atan çok avukata rastlamadık. Sizi girişimciliğe ve kahve sektörüne yönlendiren şey neydi? Neden bu sektöre yatırım yapmayı tercih ettiniz?

Sertaç Yalçın: Tabii bu biraz keyif; bazen tesadüf, bazen yaşadıklarınızdan yola çıkan bir süreç. Ben üniversiteyi Eskişehir’de okudum, Eskişehir Anadolu Üniversitesinde, orada hem okuyup hem çalışıyordum. Çalıştığım yerde kahve ile tanışıp kahveye bir sevda duymaya başladım. Tabii o zamanlar kahve de o zaman bu kadar bilinmiyor, detay araştırmasına hem bir detay tüketici olma kısmına bayağı bir kanalize oldum. Ve akabinde de tabii ki meslek fırsatı olarak da, ilk şubemizi Ankara’da belirli bir zaman sonra mezun olduktan, tabii iş güce girdikten sonra, açma fırsatımız oldu. Tabii bu ilk heves gelişerek devam etti. İşte bugün ciddi bir sayıya ulaştı, 100’ün üzerinde şubemiz olacak yakında. Öyle yerimizde duramadığımız bir hâl aldı. Avukatlık tabii sanatla bir sürü şeyle belki uyumlu ama avukatlık hayatın tam içinde olduğu için aslında her şeyle ilişkili. Yani avukatlık sizin karşınıza bir sürü fırsatlar çıkartabiliyor, bir sürü kişiyle tanışma imkanı sağlıyor, bir sürü edinilmiş tecrübeleri ilgiliyseniz de kendinize aktarabilme imkanı sağlıyor. Aslında böyle bir sınırın da olmadığını düşünüyorum belirttiğiniz gibi ama benim hayatıma kahvenin girişi, kahveye özel bir ilgi duymam ve bununla üniversitede hem okuyup hem çalışmamla birlikte oldu. Sonrası da meslek fırsatı diyelim. 

Baha: Arabica’nın ilk günlerine gidelim. Kahve sektörüne adım attığınızda işler beklediğiniz gibi gitti mi, krizler yaşadınız mı?

Sertaç Yalçın: Arabica çok değişik, krizle kuruldu, krizle devam etti. Krizle büyüdü, bugün hâlâ krizle ayakta ve büyümeye devam ediyor. İlk şubemizi açtık ve tabii özsermayemiz şubenin açma maliyetini bile karşılamıyordu. İlk Tepe Prime’da açtık 2014 yılında Ankara’da. Yani üstüne krediler çekerek borçlanarak açtığımız bir şube bir buçuk yıl yaklaşık zarar etti. Yani biz bir buçuk yıl sabretmeseydik bugün Arabica diye bir şey yoktu. O bir buçuk yıl zararının sonunda yavaş yavaş kâr etmeye başladı ve ikinci yıldan sonra daha ikinci şubeleri açılır hâle geldi. Hâliyle tabii çok zor kurduk, çok zor ayakta tuttuk. Işığı da çok geç gördük. O yüzden zor bir süreçti. O zorluk da hiç bitmedi. 2018 Krizi, pandemi, bugünkü global ve ülkesel ekonomik kriz. Hep öyle devam ediyor yani. Biz öyle huzurla sükûnla hiç gitmedik. 

Furkan: Peki bu yolda çok yorulduğunuz veya her şeyi bırakıp gitmek istediğiniz anlar yaşadınız mı? Ve yaşadıysanız böyle anlar yaşayan gençlere tavsiyeleriniz var mı?

Sertaç Yalçın: Yani ben yapı olarak, sadece ticarette değil avukatlığımda özel ilişkilerimde aile hayatımda hiç öyle kolay bırakan kolay pes eden biri değilimdir. Ben geçmişten tecrübemi alır, bugünümü yaşar, önümü geleceğe dönerim. Benim genel tarzım budur. O yüzden de ne zorluk anında farklı bir duruşum oldu, ne bu iş en kolay ânıma gelse de farklı bir duruşum olacak, o zaman da durmayacağım. Bu bir yapı meselesi biraz da. O yüzden hiç öyle bir bırakıp gitme değil inadına üstüne ne koyarız, nasıl geliştiririz nasıl daha iyiye gideriz, başka ne yaparız şeklinde bakış açılarım oluyor. 

Baha: Zaman yönetimini nasıl sağlıyorsunuz? Yani bir tarafta avukatlık bir tarafta Arabic var. Bunu nasıl başarıyorsunuz?

Sertaç Yalçın: Tabii benim asıl mesleğim avukatlık, hiçbir zaman da bırakmıyorum. Fena da olmayan bir hukuk büromuz vardır bizim. İyi bir müvekkil portföyümüz ve iyi bir referansımız, iş bitirmemiz vardır. Şimdi hukuk bürom benim ayrı bir ofis. Hukuk ile Arabica işlerini ben karıştırmam, ekibi de karıştırmam. Fiziki ortamlarını da karıştırmam. Disiplinini de karıştırmam. Haftanın üç günü ben pazartesi, çarşamba, cuma günleri genelde hukuk bürosundayım. Salı, perşembe, cumartesileri de Arabica’nın genel müdürlük binası var. Orası da büyükçe bir yer; oradayım. Haftanın bir günü yarım gün de bizim burada Organize Sanayi’de fabrikamız var; orada oluyorum yarım gün de. Şimdi buradaki bu koşuşturmada, atıyorum mesela pazartesi sabahtan akşama kadar hukuk bürosundayım ama Arabica ile ilgili eksik bir iş mi var, çıkıyorum geliyorum mesaim bittikten sonra, 7’den sonra, o işlerimi hallediyorum. Tam tersi mi oluyor, Arabica’dan çıkıyorum hukuk bürosuna gidiyorum akşam, orada çalışıyorum. Pazar günleri ya şube ziyareti yapıyorum ya yine çalışıyorum. Yani bu yoğunlukta kendimi böldüğüm gibi çok az uyuyan biriyim, 3-4 saat uyuyorum. Ben spora bile altıda yedide giderim spor yaptığım zaman. İşte dün yanılmıyorsam en son iki buçuk, üçte bıraktım çalışmayı. Sabah altı buçukta kalktım. Yedi buçukta ofisteydim. Hani böyle bir yoğunlukta gidiyor. Zaman yönetimi biraz uykunuzdan, biraz kendinizden biraz da başka şeylerden fedakarlık yaparak oluyor ama ben çok uzun yıllardan beri çok az uyuyan biriyim. Çalışmaktan da inanın zevk alıyorum, keyif alıyorum. Her iki disiplini de bu şekilde yürüyorum.

Furkan: Peki her sene binlerce mezun avukatlık mesleğine adım atıyor. Mesleğinin başındaki bir avukata bu alanda fark yaratmasına yönelik tavsiyeleriniz var mı?

Sertaç Yalçın: Sabır. Bizim mesleğimiz yapılanları ve yapılmayanları unutmaz. İnsanlar da unutmaz. Bizim ilişkimizde güven sağlamak, doğru bir işi bitirmek çok önemlidir. Bugün aranan en büyük özelliklerden biri güven ve duruş. Haliyle güveni kaybetmemeleri, sabırlı olup duruşlarını bozmamaları gerekir. Doğru işin mutlaka er ya da geç karşılığı olur. Bu karşılık olmaya başladıktan sonra da kendinizi bozmaz ve güveninizi kaybetmezseniz, o üstüne koyarak gideceğiniz bir süreç olur. Ama ilk başta, o günü kurtarmak amacıyla kısa vadeli aksiyonlar alır, duruşunuzu ve gelecekte olmak istediğiniz yere aykırı davranışlarınız olursa bu mutlaka bir yerde hatırlanır ve karşınıza çıkar. En öncelikli tavsiyem bu olacaktır.

Baha: Kahve sektöründe büyük bir rekabet var, özellikle son yıllarda artan bir şekilde. Sizin yeni girişim kurmak isteyenlere yönelik tavsiyeniz var mı? Ve bu süreçte ilk başladığınızda sektörde tutunabilmek adına neler yaptınız?

Sertaç Yalçın: Yani ben önce sektörde tutunmak adına ne yaptık diyeyim. Genel bir yapıdır yine. Biz öyle bir şey tasarladık ki ilk başta, kendimizin oturmaktan keyif alacağı, kendimizin içmekten keyif alacağı yani aslında kendimize yapılmasını istemediğimiz hiçbir şeyi kimseye yapmadığımız ve kendimizin beklediği şeyleri yapmaya çalıştığımız ve burada şımarıklığa yer vermediğimiz müşteri var diye bunu bozmadığımız hep daha iyiye götürmeye çalıştığımız, hep daha uzun vadeli projeksiyonları hedeflediğimiz bir halde başladık biz bu işe. Bunu da işin açıkçası hiç değiştirmedik. Başlangıçtaki dinamiğimiz ve başlangıçtaki bence fark yarattığımız şey buydu. Devam eden süreçte varlığımızı koruyan şey de bunu devam ettirmemizdi. Bu da zordur. Bunu yapmak ayrı bir şey. Bunu devam ettirmek her koşulda ve geliştirmek ayrı bir şeydir. Biz bunların ikisini de yapmak için yoğun çaba sarf ediyoruz. 

Onun dışında yeni birinin herhangi bir alana kahve veya başka bir şeye yatırım yapması kısmını ayırmadan size girişimcilikle ilgili ne yapılmasını gerektiğini söyleyeceğim. Öncelikle girişimci olup olmadığınızı tespit etmeniz lazım. Yani herkes girişimci olamaz, herkes patron olamaz, herkes yatırımcı olamaz. Yani herkes her şey olamaz. Olsa da başarılı olmayabilir, mutlu olmayabilir. Öncelikle girişimci ruhu var mı? Çünkü zor bir yol işte, bakın dediğim gibi yani elinizdeki parayı harcıyorsunuz, üstüne kredi çekiyorsunuz bir buçuk yıl zarar ediyorsunuz, buna hazır mısınız? Yani girişimcilik sabır, cesaret gerektiren zorlu bir yol. Sürekli gelişim değişim göstermeniz gereken durmamanız gereken bir yol. Buradaki bu risklere, bu krizlere, bu sıkıntılara bu zorluklara parasızlığa borçlanmaya uykusuzluğa çok çalışmaya ve bunların hiç değişmeyeceğine hazır mısınız? İçinizde bu dinamik bu enerji var mı? Öncelikle bunu tespit etmek lazım. Yani biri bir şeyi yaptı diye yapmak değil, gerçekten içinizden gelen bu girişimcilik ruhunuz enerjiniz ve isteğiniz var mı? Bunu tespit etmek çok önemli. Bunu tespit ettikten sonra bu sektör kahve sektörü olur o sektör olur bu sektör olur. Biraz önce söylediğim etik, kalite kriterleri ile duruşla her işte başarılı olabilirsiniz; ama bu stresi kaldırıp bu emeği sarf etme niyetiniz bu riskleri göze alma niyetiniz olması ön koşul. Akabinde de zaten cesaret gerektirir girişimcilik sabır gerektirir, inovasyon gerektirir, gelişim gerektirir. Gelişim için bazen değişim gerekir. Stres yönetimi çok önemlidir burada çünkü işte bir pandemi olur her şey tersine döner. Bu stresi yönetebilmek finansal açıdan ekip açısından psikolojik açıdan veya projeksiyon açısından çok önemlidir. Bunları yapıp yapamayacağınızı hissetmeniz lazım. Bizim meslek gibidir yani; mesleğe girerken hazır parayı seçip hâkim savcı mı olacaksınız bundan mı mutlu olacaksınız? Ama gittiğiniz tayin edildiğiniz yaşayacağınız şehri siz seçemeyeceksiniz. Bu, sizi mutlu eden bu mu? Yoksa ben her zorluğa bakarım gerekiyorsa aç kalırım. Sadece Ceza Muhakemesi Kanunu adli yardım yaparım ama kendi büromu açarım ben kendi kendimin patronumu olurum mu dersiniz? Kendi kendimin patronumu olurum dediğinizde ne kadar risk alabilirsiniz? Daha hiç işiniz yokken bir büronuzu kurar, borçla harçla mobilyalarını donatır bir sekreter de tutar mısınız? Yoksa bir tane gider bir oda kiralar birine gider ortağı mı olursunuz? Anlatabiliyor muyum demek istediğimi? Bunların hepsi yapacağınız seçimler atacağınız adımlar ve bunlara karşı vereceğiniz iç tepkiler motivasyonunuz belirleyici. Burada bu cesaretleri bu riskleri bu krizleri alabileceğinizi düşünüyorsanız girişimci olun yoksa çok zorlanırsınız. Ondan sonrası kahve sektörü olur başka sektör olur. Her sektörde kendi yerinizi arz talep içinde bulursunuz. 

Furkan: Şubeleşmenin önündeki en büyük endişe, genellikle kalitenin korunamaması yönünde oluyor. Sizin böyle bir endişeniz oldu mu ve şubeleşirken kaliteyi korumaya yönelik neler yaptınız?

Sertaç Yalçın: Yani bizde hiç öyle bir endişe olmadı çünkü biz paraya hep gölge olarak bakarız. Maliyetten kaçıp kalitemizden ödün vermeyiz. Aksine bugünün kalitesini yetersiz buluruz, geleceğin kalitesine nasıl ulaşırız diye çalışırız. Bu konuda sürekli ekip arkadaşlarımla toplantılar yaparız, AR-GE çalışmaları yaparız, sistemi her açıdan geliştirmeye çalışırız. Ekipman anlamında, aldığımız kahve anlamında, bunun üretimi anlamında ki bu konuda hiç yatırımdan da kaçmayız, sürekli yapıyoruz. Eskiden kahvemizi kavrulmuş alırdık, paketli bir şekilde. Sonradan çiğ kahve alıp kendimiz kavurmaya başladık. Sonrasında ithal etmeye başladık kahveyi ve bugün kendi ithal ettiğimiz kahveyi -ki hatırısayılır bir ithalat yapıyoruz- kendi kurduğumuz fabrikamızda, ciddi bir tesiste üretim yapmaya başladık, oraya yatırımlar yaptık. Yani girişimcilik böyle işte, hiç durmazsınız. Haliyle bu standardı korumak için mümkün olduğunca kendi standartlarımızda yürümeye çalışıyoruz. Kendi soslarımız, şuruplarımız, pürelerimiz, toz gruplarımız kendi reçetelerimize göre Arabica markasıyla üretiliyor. Asıl kahvemizi kendimiz alıyoruz, kimseye, ara brokerlara tâbi olmadan, kendi kalitemize ve standartlarımıza göre seçiyoruz. Kendi profillerimizde, kendi standartlarımızda kavuruyoruz ve bunu gün geçtikçe artırıyoruz. Mesela bugün en sıkıntılı şeylerden biri tatlı sandviç istediğin vakit AR-GE’leri yaptıramamak, istediğim şekilde orayı geliştirememek. Şimdi ikinci fabrikamızı kuruyoruz, kiralamasını yaptık, projeleri çiziliyor. Kendi tatlı sandviç, çikolata, kasa önü satışlarımızı üreteceğiz. Belki sonradan bunu piyasaya da satacağız. Onun dışında, eğitim, denetim… Birimlerimizi sürekli geliştiriyoruz. Merkezi yönetimdeki çalışma gruplarımızı, çalışma arkadaşlarımızın sayısını gün geçtikçe artırıyoruz ve nitelikli hale getiriyoruz. İç ve dış eğitimlerimizle, toplantılarımızla bunu sürdürürken, bir yandan da günün koşullarına ve geleceğe yatırım yapıp yazılımlar yazdırıyoruz. Mesela iki yıldır uğraşıyoruz, bir portal yazdırdık, çok ciddi bir şey. Altı, yedi tane modülü olan. Kendi mobil uygulamamızı yazdırdık, şu an denemelerini yapıyoruz. Bunlar piyasaya gelecek, gibi gibi… Merkezi yönetime esas uygulamalar, applicationlar ve başkaca sistemler geliştiriyoruz. Bağımsız denetimler yaptırıyoruz, kendi içimizde iç denetim birimi kuruyoruz. Kendi kendimizi hem denetliyoruz hem denetletiyoruz, gibi gibi… Bunların hepsinin ötesinde de bakış açımızı, iyi niyetimizi ve para odaklı olmayan, kalite ve itibar odaklı algımızı hiç değiştirmiyoruz.

Baha: Az önce strese de değindiniz. Hem avukatlık hem girişimcilik hayatınızda birçok sorunla karşı karşıya kaldığınızı tahmin ediyoruz. Bu gibi iki stresli mesleği icra eden biri olarak, stresle nasıl başa çıkıyorsunuz?

Sertaç Yalçın: Bu da dediğim gibi, yapı meselesi. Tabii ki çok yoğun çalışıyorum, bazı hobilerime, zevklerime dahi zaman bulamıyorum ama ben her fırsatımı iyi değerlendirmeye çalışırım, kendimi nötrlemek adına. Bunu iyi yaparım. Onun dışında da dediğim gibi, ben bugünün telaşesine çok bakmam, yarını çok düşünen biriyimdir. Durduğum yerde durmayı sevmem. Haliyle, bardağa dolu tarafından bakıp önünüze bakabildiğiniz yerde, “Oldum.” demediğiniz yerde, projeksiyonel ve projesel bir bakış açısına sahip olduğunuz sürece bugünkü artılar, eksiler sizin cebinize koyduğunuz taşlardır. Bunun rengi siyahmış, beyazmış çok önemli değildir. Onlardan aldığınızı alır, yolunuza devam edersiniz. Bu da benim en büyük iç motivasyonumdur.

Furkan: Peki bugün, fakülteden yeni mezun olmuş, 22 yaşındaki Sertaç Yalçın’la bir kafede karşılaşsanız, ona neler söylersiniz?

Sertaç Yalçın: Vallahi büyük ihtimal şunu derim:

“Ne yaptıysan aynısını yap.” Çünkü, şimdi düşünüp baktığımda, hatalarım var, eksiklerim var, yanlışlarım var ama bunların hepsinin bir değeri, anlamı ve bugün bulunduğum yerde büyük katkıları var. Bunların hangisini dışladığımda ne olacağını bilemediğimden bugün olduğum yerde olmaktan mutlu olduğumdan ve ileride gideceğim yer için de bugünkü bilgimin bir kılavuz olduğunu bildiğimden geçmişle ilgili öyle bir pişmanlıklarım, eleştirim yok. Çok da doğru bulmam, dediğim gibi oradaki yanlışın da doğru kadar değeri, eksiğin de fazla kadar kıymeti var. Ben hepsini anlamlandırır, analiz eder, bunlardan bir sentez çıkartır, önüme bakarım. O yüzden o konulara çok girmem yani ben.

Baha: Yoğun bir hayatınız var. Özel hayatınız ve iş hayatınız arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz? Bu konuda önerileriniz var mı?

Sertaç Yalçın: Sağlayamıyorum. İnşallah ilerleyen zamanlarda sağlayacağım. Biraz işkoliklik var bende, eşim de beni öyle nitelendiriyor. Şimdi kızım yaklaşık dokuz yaşına geliyor, o bile bu modda. Yani benim çalışmayla ilgili durumumu kabullenmiş durumda. Şunu yapmaya çalışıyorum sadece, zamanlarımı nitelikli ve iyi bir şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Ailemle, kızımla, dostlarımla, arkadaşlarımla, değer verdiğim işlerle nitelikli zaman geçirmeye çalışıyorum, çok zamandan öte. Çünkü gerçekten çok yoğun çalışıyorum ve aşırı zamanım olmuyor. Kendimle dahi nitelikli zaman geçirmeye çalışıyorum. O yüzden, bu kadar yoğun çalışmada, günlük üç, dört saat uyuduğum bir yapıda -çoğu zaman evden çıktığımda herkes uyuyor, geldiğimde herkes uyuyor falan- bu dengeyi kurmak çok zor, onu kuramıyorum, orada bir eksikliğim, zayıfım var. Ama bu da işte bazı şeyler için, dedim ya size “Girişimcilik herkese göre değildir.” çünkü girişimcilikte “Bir şeyi yaptım.” deyip duramazsın, devamlı bir şeyler yaparsın. O yüzden de zor bir süreçtir, bu da göze alınması gereken bedellerden biri maalesef. Ama bunu tabii kurumsallaşarak daha iyi bir seviyeye getirmeye, daha doğru bir şekilde zaman yönetimi -hem kendim hem sevdiklerimle- yapmaya çaba sarf ediyorum. Çok hızlıca olacak durumda değil ama inşallah yapacağım.

Furkan: Son sorumuza geliyoruz. Bugün hayal ettiğiniz, planladığınız her şeye ulaştınız mı? Yeni planlarınız var mı? Hem Arabica özelinde hem de hukuk bürosu özelinde olabilir.

Sertaç Yalçın: Yani öyle bir şey yok. Zaten bunu söyleyen kişi de başarılı olmamıştır ya da olamayacaktır. Çünkü hem bireysel, kişisel gelişimde, hem ticarette hem girişimcilikte “Oldum.” diye bir şey yok. “Oldum.” dediğiniz anda olmamışsınızdır ya da olacağınız yere gitmenizin önünü keseceksinizdir. Haliyle hem kişisel gelişimimde hem ilişkilerimde hem ticaretimde hem girişimci ruhumda hiç “Oldum.” demiyorum. Başta da dediğim gibi, geçmişten ders alıp, bugün yapmam gerekeni yapıp, gelecekte ne yapacağımı planlıyorum. Haliyle hep yüzüm ileriye doğru dönük. O yüzden de hiç olmadım, hiç de olmayacağım.

Furkan: Çok teşekkür ederiz, son olarak söylemek istediğiniz bir şey varsa alabiliriz.

Sertaç Yalçın: Yok arkadaşlar, çok teşekkür ederim.

Furkan: Teşekkür ederiz.

Baha: Teşekkür ederiz.

Sertaç Yalçın: Emeğinize sağlık, umarım ilgili herkese faydalı olur. En kısa sürede de yüz yüze görüşürüz umarım. Herkese çok sevgiler, selamlar.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir